Mesela bugün ben, çölde bir Tuareg ile çay içebilirdim. O benim dilimden anlasaydı, ben onun dilinden anlasaydım ve birkaç hikaye anlatsaydı bana; iyi gelirdi. Çok sıcak olurdu belki ama bende uzun ince elbiselerimle bir nebze de olsa serinliyor olurdum yanıbaşında. Çöle yakın bir yerde olsaydık olurdu belki bu dediğim. Ama benimle çay içmek istermiydi bir Tuareg orası meçhul!
Mesela bugün tanıdığım o halıcı teyzenin yanına gidip oturup, hem de sabah erkenden, onunla birlikte halı dokumayı öğrenebilirdim. Belki desene birkaç ilmek de ben eklerdim. Birlikte bir şeyler içer, yarım yamalak da olsa sohbet ederdik.
Mesela bugün, başkentin ara sokaklarında, güneşin gölgelerini yakalayarak yürüyerek dolaşabilirdim, sessizce. Biraz soluklanırdım bir duvar dibinde, belki soğuk bir meyve suyu içerdim.
Sonra sokak beni böyle güzel dükkanlara ulaştırırdı, heyecanlanır, sevinirdim. Kaldırım taşlarının tozlu kokusunu içime çeker, bakır tepsilerin üzerindeki bütün o büyülü detayları incelerdim.
Not: Fotoğraflar web'den alıntıdır.