29 Aralık 2014 Pazartesi

İkircik



Fotoğraflar: backtoalger.tumblr.com

Belki tuhaf da değildir kimilerine göre ama benim için fazlasıyla öyle işte, tuhaf. Öyle çok aşık olunası bir havası yok. Bir Paris gibi sokaklarından sanat fışkırmıyor, Marakeş gibi insanı büyüsüne kapılıp aşık ettirmiyor. Çoğu yer oldukça hijyen yoksunu, insanlar olağan, sosyal olanak yok denecek kadar az. Ama tüm bunların yanında yavaş bir şehir, havası temiz, arafta bir durak gibi aynı. Ben sanırım en çok bu taraflarını seviyorum Cezayir'in.

Çoğu zaman kızıyorum ona, bizi bu kadar kendinden ayrı tuttuğu için ama aynı zamanda sevgi de besliyorum içimde. Gittiğimi düşündükçe içimi nasıl sevinç kaplıyorsa hüzün de çörekleniyor anında. Bu dokuyu, bu yüzleri ve sokakları bırakıp gitmek zor geliyor. Dile kolay yaşanan 7 yıl ve artan zamanlar var. Alışkanlıklar malum en zor vazgeçilenler. Ne kadar gitmek istiyorsam o kadar da istemiyorum. Benimki bir tür yeniden başlamak korkusu belki de bilemiyorum ama görünmez iplerle bu hayata bağlandığım da su götürmez bir gerçek. 

Bakalım hayat bizim için neler hazırlıyor, bekleyip göreceğiz!